Author Archives: Bavulum Hazır

KARADAĞ – SVETİ STEFAN

Sveti Stefan’ a Budva’dan minibüsle gittik. Budva otobüs terminalinden aşağı doğru yürüdüğünüzde gördüğünüz tourist information ofisiden yolun karşısına geçtiğinizde sizi karşılayan otobüs durağında bekleyin. Sık aralıklarla minibüsler çalışıyor ve makul bir fiyata gidebiliyorsunuz. Yaklaşık 8-10 dakikalık yolculuktan sonra bir parkın içinde minibüs sizi indiriyor ve karşıda Sveti Stefan (yarım) adasını görüyorsunuz.

Sağa sola bakındıktan sonra bir harita görüyorsunuz ve hemen altında merdivenler sizi Sveti Stefan’a kadar götürüyor.

Sveti Stefan seviyesine indiğinizde tabelaları ve sol kısımda yer alan security klübesini görüp kafanız karışıyor – Acaba ne tarafa gitmeliyiz??-

Sol taraf bir otele aitmiş ve yazın önündeki kumsalda şemsiye ve şezlong 80 Euro imiş!!

Biz sağa doğru yürümeye başladık ve birkaç yön tabelası bizi karşıladı.

Denize ve Sveti Stefan’ın girişine doğru yürüyün ve orada birkaç fotoğraf çekin. Denizin yanındaki yürüme yolunu takip ettiğinizde Olive Restoran’ı göreceksiniz. Amanın Sveti Stefan gibi popüler bir yere karşıdan bakıyor, inanılmaz pahalıdır diye düşüneceksiniz. Biz de öyle düşündük ama denemeden gitmek olmazdı. İki bira yaklaşık 5-6 Euro idi 🙂

Olive Restoran’ın önündeki yürüme yolunu takip edin ve yürümeyi gerçekten seviyorsanız, hatta 2-3 saat yürüyecek kadar seviyorsanız o yol sizi Budva’ya götürecek. Bir noktada kaldırım çok daralacak ve nasıl yapsak diye düşündüğünüz anda sola bakın. Çünkü ağaçlık bir alana gidiyormuş hissi yaratan yokuş sizi merdivenlere ve onlar da sizi sahile götürecek. Sahilde oynayabilirsiniz biz öyle yaptık 🙂

Sahil boyunca yürüdüğünüzde yaya tüneliyle karşılaşacaksınız. Biraz ürkütücü gelse de içeri dalın, zevkli bir rota. Sonunda vardığınız yer de öyle 🙂

Ara ara mola verin, bir yerlere oturup bir şeyler yiyip için. Bir noktada yol bitti tabelasını gördüğünüzde sağa dönün ve yolu takip edin. Budva tünelinden geçeceksiniz, sanırım çıktığınız zaman yüzünüzde bir tebessüm olacak : ) Yola devam Budva’ya kadar…

 

 

Categories: Avrupa | Etiketler: , , , | 1 Yorum

KARADAĞ – TİVAT’TAN KOTOR’A YÜRÜYÜŞ

 

Kotor’dan Tivat’a gitmek istiyorsanız, Kotor otobüs terminalinden otobüslere binebilirsiniz. Sık aralıklı otobüsler kalkıyor. Kotor’dan öğlen minibüsüne binip Tivat’a gittik.

Otobüs terminali şehrin dışında ve indiğinizde nereye gideceğinizi ilk bakışta anlayamıyorsunuz. Biz bir kişinin gittiği yönün doğru olabileceğini düşünüp, terminalin arka tarafını dolaşıp ana yola çıktık. Bir süre yürüdük fakat şehir merkezine bir türlü varamadık. Bir süre sonra ara sokağın birine ileride denizi gördüğümüz için daldık. Denize ulaştık ve oralarda insanları gördük. Kıyı boyunca yürümeye başladık, şirin evler ve dükkanları geçtik. Masum kıyı kasabası havası bir anda önümüze çıkan Porto Montenegro isimli zengin yapıyla masumiyetinden çok şey kaybetti. Burada çok lüks yatlar ve o tür müşterilerin ihtiyaçlarına cevap verebilecek cafe, otel, turizm acentaları ile dolu. Yapaylığından dolayı pek fazla vakit geçirmeyip ayrıldık.

Porto Montenegro’dan biraz uzaklaşınca önümüze deniz müzesi çıktı. Yazın giriş paralıymış fakat kış vakti bizden para almadı güler yüzlü beyefendi ve bizi müze ile başbaşa bırakıp alt kattaki ofisine gitti. Burada Yugoslavya dönemine ait Tivat tersanesinde kullanılan makineler, el aletleri, o döneme ait fotoğraflar ve Yugoslavya ordusunun özel operasyonlarda kullandığı küçük denizaltılar sergilenmekte. Hatta müze dışında devasa ölçüleriyle yazın içinin gezilebildiğini duyduğumuz iki denizaltı da var.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Müzeden çıktıktan sonra kıyı boyu yürümeye devam ettik. Porto Montenegro geride kalmıştı ve şirin kıyı boyu evleri ve kafeleri tekrar kendilerini göstermişlerdi. Yarımadanın en ucuna vardığımızda küçük bir deniz feneri bizi karşıladı.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Deniz fenerinden Kotor’a doğru olduğunu düşündüğümüz kıyı boyunu takip ettik. Az ileride boş bir restoranın bahçesinde çalışan kişiye ‘Kotor’ diye seslendiğimizde gittiğimiz yöne doğru el işareti yapması içimizi rahatlattı. Buradan yürümeye devam ettik. Bazı kısımlarda kaldırım çok dardı, bazı kısımlarda kaldırım yoktu. Fakat gördüğümüz küçük yerleşim bölgeleri yürüme rotamızı süslüyordu ve biz de bundan çok keyif aldık.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Yaklaşık 1,5-2 saat daha yürüyüp toplam yürüyüş zamanımızın yaklaşık 3 saate varmasından sonra Kotor’a yaklaştığımızı düşünme fikrimiz karşı kıyıda bir gün önce Kotor’dan minübüsle gittiğimiz Perast’ı görmemizle yerini ‘amanın Kotor’a daha çok yolumuz var’ düşüncesine çoktan bırakmıştı. Hava da kararıyordu. Bazı yerlede kaldırımın olmaması ve sokak ışıklarının da yetersiz olması bizim tabanları biraz daha yağlamamıza sebep oldu 🙂 fakat epey bir yürüyüdükten sonra ve karşımıza çıkan yol dönemeçlerinin sonunda Kotor’u göremememiz bizim bir bakkala girip iki bira almamızla sonuçlandı. ‘Amaann varırız işte bir zaman’ düşüncesiyle diğer bakkaldan birer bira daha aldık. Böyle yürümek çok rahatlatıcı 🙂

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Gece Kotor gitara benziyor kale ışıklarının suya yansımasıyla.

Sonunda Kotor’a vardık ama yaklaşık 20 kilometre yürüdükten sonra. Peki pişman mıyız, kocaman bir HAYIR.

Videolarla yolculuk hikayemiz…

 

Categories: Avrupa | Etiketler: , , , , | 3 Yorum

KARADAĞ – KOTOR

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Kotor, Karadağ’da mutlaka görülmesi gereken bir yer. Şehre otobüs durağından yürümeye başladığınızda sizi dağın yamacındaki dik surlar karşılıyor. Gerçekten etkileyici…

Kalenin 3 giriş kapısı var. Otobüs durağından aşağı doğru yürürken ten Kotor tabelasını göreceksiniz. Biraz daha ilerledikten sonra surları ve hemen altındaki su havzasını göreceksiniz. Oradan sağa girerseniz, kalenin güney kapısına ulaşacaksınız. Buradan girip ara sokakların tadını çıkarabilirsiniz. Fakat biz herkesin giridiği kapıdan girelim, hem de turizm enformasyondan da eski şehrin bir haritasını alalım  derseniz o zaman kotor tabelasından biraz daha ileriye yürümeniz gerekecek.
Kalenin içindeki eski şehirde birkaç müze var. Bunlardan bir tanesi de denizcilik müzesi. Kişi başı 4 euro. Fakat bize indirim yaptılar. Videoda izleyebilirsiniz 🙂
Kotor Kalesi’ne kale içinden çıkıldığı gibi kalenin kuzey kapısından geçip sağa doğru 50 metre kadar yürününce dere yatağı yanında karşınıza küçük bir patika geliyor. Onu takip ettiğinizde zigzag şekilde tepeye çıkıyorsunuz. Yamaçta iki evin yanından geçeceksiniz. İkinci yani daha yukarıdaki evin (aynı zamanda kafe olarakta işletiliyor) yanındaki patikayı izlediğinizde kaleye alternatif giriş kapı/penceresinden girebiliyorsunuz. Biraz tırmanmanız gerekecek fakat manzaraya değer 🙂




Kalenin en tepesine San Giovanni deniyor. Yaklaşık bir saatlik bir tırmanıştan sonra tepeye ulaşıyorsunuz. Manzara harika. Pişman olmazsınız.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Kalenin tepesinden aşağıya doğru inişte de çok güzel manzaralar var. Biz kalenin dışından girip, içinden old town’a ‘eski şehire’ indik.

 

Categories: Avrupa | Etiketler: , , | 1 Yorum

ÜRDÜN

Neden Gidilir?

Gözlemlerime dayanarak söyleyebilirim ki Ürdün Ortadoğu’da olmasına rağmen güvenli bir ülke. Yazın zaten deniz, kum, güneş, dalış ve dahası. Kışın ise sıcak Aqaba Beach, Jordanbir alternatif. Kışın Kızıldeniz’in suyu soğuk değil. Birçok insan sahillerde vakit geçiriyor ve yüzüyor. Mutfağı harika. Amman’a değil ama Aqaba’ya ucuz bilet bulunabiliyor. Gezip görülebilecek çok güzel yerleri var. Parası Türk Lirasına göre bayağı değerli ama ucuz seçimler yapabilirsin. Aslında gitmek için ihtiyacın olan en önemli şey cesaret…

Uçak Bileti:

Ben İstanbul Atatürk Havalimanı’ndan Aqaba Havalimanı’na biletimi bavul.com sitesinden 9 taksite çok hesaplı aldım. Bavul.com un bağlı olduğu şirket Paravion Tour diye bir İtalyan şirketi. Biletlerin bu web sitesinde ucuz olmasının sebebi, şirketin pek tercih Ürdün Aqabaedilmeyen koltukları size satması anladığım kadarıyla. Online check-in yaparken koltuğunuzu kendiniz seçemiyorsunuz, size koltuk numarası veriliyor. Ben THY telefon operatörünü aradım ve koltuğumu seçebilmemi sağladı.

Konaklama:

Booking.com ve Hostelworld’e baktım. Booking.com daha hesaplıydı. Amir Palace diye bir otelde iki gecelik yer ayırttım (http://amirpalacehotel.com). Kings bed with balcony, fiyat günlük 20 JD. İkinci günün sonunda uzatarak bir hafta aynı otelde kaldık. AmirPalace’ın odası hoşumuza gitti; temizdi, yatağı rahattı, uydu kanallı televizyonu vardı, buzdolabı, kettle, sıcak su her daim, balkon. Otel şehir merkezine yürüyerek 5-7 dakika. Otelin dışı ve girişi vasat görünüyor fakat biz odasından memnun kaldık. Otelin muhiti güvenli. Mehşur Al Muhandes restoranına çok yakın. Resepsiyondaki Mari ve otel sahibi Hasheem iyi İngilizce biliyorlar. Aqaba’daki otel fiyatları Perşembe, Cuma ve Cumartesi haftasonu tatilinden dolayı daha pahalı oluyorlar. Akabe Havaalanında tanıştığımız Türk çift Golden Rose diye bir otelde kaldılar. Fiyat biraz daha yüksekmiş ama Kızıldeniz ve İsrail manzarası olan bir odada kalmışlar. Memnun olduklarını söylemişlerdi.

Yeme ve İçme:

  • Kaldığımız otelin girişi kapısından ana caddeye çıkıp sola dönerseniz ve 100 metre kadar yürürseniz ufak bir büfe görünümlü fırına ulaşırsınız. Sabahları peynirli, patatesli, ıspanaklı hamur işleri ve ufak pizzalar alabilirsiniz. Tanesi 0.25 veya 0.50 JD. Yani 1 JD bile değil. Öğle ve akşam yemeği için tavuk döner ‘box – onların deyimiyle’  alabilirsiniz. Fiyatları porsiyonlarına göre 1,75, 2.5, 3.25 JD. Bir kişi 1.75 ile gayet iyi doyabilir. Sonraki bir gün5 adet sarı peynirli, 2 kıymalı, 1 patetesli, 1 beyaz peynirli ve 1 peynirli ve yumurtalı hamur işini 2.5 JD’ye aldım.
  • Akabe sahilinin sonunda büyük bayraktan hemen önceki turnikelerden çıkmadan göreceğiniz kahvehanede kahve içtik. Medium (vasat) kahve isteyebilirsiniz. Türk kahvesi gibi ama daha aromalı. 2kahve+2 (50 mil) su 2.75 JD. Sonraki bir gün uğradık 2 kahve, 2 çay, ve iki 50 Mil. suya 5 JD ödedik. Biraz pahalı geldi.
  • Halka tatlısına benzer fakat yuvarlak olmayıp düz olan bir tatlı yedik. Tanesi 0,200 JD. Güzeldi ve bayağı ucuzdu.
  • Akabe sahilinde bir başka kahvehanede kahve içtik. Garson Amerikan’mı yoksa Türk kahvesi mi diye sordu. Tek Türk kahvesi 1 JD.
  • Al-Mabrouk Beach Touristic restoranda akşam yemeği yedik. Reda, restoran sahibi, bize Arapça kelimeler öğretmeye çalıştı. Yemekte 2 adet çorba biri sebze çorbası(süperdi) biri French Onion (o da çok güzeldi), Homos (Humus), Baba Ghanooj (patlıcanlı bir tür meze), Tabouleh (bir tür salata) ve kestaneli, nohutlu, körili ve soğanlı Ürdün pilavı vardı. Üzerine iki küçük demlik (biri naneli – Arapçası ‘bi nana’, biri nanesiz – Arapçası ‘bidun nana’) %7 şehir vergisi ve % 10 servis bedeli dahil 15.600 tuttu. Pahalı gibi gelsede yemeler çok çok lezzetliydi. Gittiğimize değdi. Sonraki bir gidişimizde 1 ssebze çorbası 2 JD, bir Arais – lahmacuna benziyor doyurucu 2 JD ve 1 porsiyon mensayf 8.5 JD yedik. Üzerine 1 küçük demlik çay. Bunlara %7 şehir vergisi ve % 10 servis bedeli dahil 15.900 tuttu. Et ve pilav seviyorsanız mensayf yemenizi tavsiye ederim.
  • Akabe’de alkollü içecek bulmak hiç zor değil. Alkollü içecek satan dükkanlar var. Biz Ali Baba restorandan postaneye doğru giderken dönüşteki ilk dükkandan farklı zamanlarda bira, rum ve arak aldık. Petra birasının üç farklı alkol dereceli seçeneği var %5, % 8, % 10. %5 olanının tanesini (50 Cl) 1.5 JD ye aldık.  Amstel birası 50 Cl tanesi 1.5 JD. Sonraki bir gün aynı yerden 1 adet 19  Cl Jordan Rum markası ‘Haddad Gold’ 2 JD ve 1 adet 18.5 Cl Ürdün rakısı Arak markası ‘Golden Eagle’ 2 JD aldık. Arak sulu ve susuz içilebiliyormuş. Biz susuz içtik. Güzeldi.
  • Bakkal görünümlü süpermarketten (Amir Palace Otelden ana yola çıkıp sağa doğru 100 metre kadar gittiğinde görebilirsin) 3 tane 1,5 litrelik Nestle suyu 1 JD’ye aldım.
  • Aynı süpermarketten 10 lu poşet çay 0.50 JD’ye aldım.
  • Akabe sahildeki seyyar tatlıcıdan sütlü olduğunu düşündüğümüz puding, ceviz taneli ve pembe şuruplu tatlıyı 1 JD’ye aldım. Ben sevdim.
  • Amir Palace Otel’den ana yola çıkıp sağa doğru 100 metre kadar gittiğinde genellikle yerel halkın tercih ettiği ufak bir Suriye lokantası göreceksin. 2 adet domatesli kıyma yemeği (Arapçası yanılmıyorsam ‘Kelie’ idi) ve 1 porsiyon Humus’a 4 JD verdik. Gayet uygun bir fiyat.
  • Amir Palace Otel’den ana yola çıkıp sola doğru 300 metre kadar gittiğinde bir tatlıcı göreceksin. Biz 1 porsiyon künefe aldık, içinde iki parça künefe vardı. İki kişi için idealdi. 1 JD verdik. Aynı tatlıcının yanında ufak bir büfe var. 1 kahve 0.5 JD ve 1 sahlep 0.75 JD’ye aldık. Sahlebin içine hindistan cevizi, kuru üzüm, ceviz ve tarçın koyuyorlar. Güzeldi.

 

Kısa Kısa:

  • İstanbul – Akabe arası yaklaşık 3 saat sürüyor.
  • Havaalanından taksi gündüz 10 JD ama gece ve gece yarısı 15 JD. Havaalanında aynı uçaktan inmiş başka kişilerle anlaşıp taksi tutabilirsiniz, çok daha ucuza gelir.
  • THY’nin hesaplı olan Akabe uçusu Akabe’ye sabah 3:30 gibi iniyor. Biz booking.com dan oteli bulduk. Otelin web sitesinden e-mail atıpdurumumuzu belirttik. Bize ‘early check-in’ opsiyonu sağladılar yani o günün yarı parasını talep ettiler. Fakat değdi.
  •  Akabe merkezde (kırmızı sightseeing otobüsleri ofisinin yanında, Ali Baba restoranın karşısında) information office var. Görevli bayan İngilizce biliyor, bedava broşür ve harita alabiliyorsunuz.
  • Ürdün’e kişi başı bir litre alkollü içecek sokabiliyorsun (whisky dahil)
  • Akabe Ayla kalıntılarını gezmek bedava.
Categories: Orta Doğu | Etiketler: , , , , | Yorum bırakın

GET YOUR LUGGAGE READY

Categories: Afrika | Etiketler: , , , , , , , , | Yorum bırakın

WordPress.com'da Blog Oluşturun.

Şurdan Burdan

Söylemek İstediklerim Var

Mrs.Aslan

Kahve & Yaşam Tarzı

Casual Lifehacker

Adventures of a girl who decided to hack the life to travel as a backpacker.

Özlem Soydan

Özgürlük, Seçeneklerin Olmasıdır